Archive for Haziran 2008
2. Eski ince sabunları iyice sıkarak bir kalıp içinde yeni sabun haline getirebilirsiniz.
3. Bir geceklübüne gittiğinizde arkadaşlarınıza ilk içkiyi siz ısmarlamayın. Çünkü istatistiklere göre ilk siz ısmarlarsanız sayı olarak size daha çok tkrar gelecek ve daha fazla ısmarlamış olucaksınız.
4. Günlük meyve sebze alışverişinizi günün akşam saatlerine göre yapın. Manavlarda birazda olsa gün sonu indiriminden faydalanabilirsiniz.
5. Açık posta pullarını toptan almak
6. Kendi tişört dizaynlarınızı yapın
7. Sularınızı şişede almayın önceden soğuttuğunuz şişelere doldurup üstüne ekleyin böylelikle hem ısınmaz hem de şişe ücretinden kurtulursunuz.
8. Cam ve aynalarınızı silerken çorba kaşığına ılık su ve sirke karışımı dökün böylelikle ucuz temizlik ve hijyenik olsun
9. Bir poşet çayını iki kere demleyin
10. Duvarlarınızı boyarsanız duvar kağıdından daha ucuza gelir.
11. Mısır gevreğine aynı oranda süt ve su ekleyin. Zamanla tadına alışacaksınız.
12. Enerji tasarrufu için televizyonunuzu yatakta ve karanlıkta izleyin.
13. Markalı ilaçlardan çok markasız aynı özellikte olan ilaçları tercih edin %90 tasarruf edersiniz.
14. Eski CD'lerinizi bardak altlığı olarak kullanın
15. Çorap ve taytlarınızda bakteri ürememesi için buzdolabında saklayın
16. Saçınıza şekil vermek ve parlak gözükmesi için mayonez sürün. Biraz limon suyu katarak mayonezi güneşte kurutun ve saçınızı tarayın.
17. Giysi dolabınıza sabun koyun hem güvelerden hemde kötü kokudan kaçının
18. Özel günleri hediye almak için beklemeyin daha önceden hediyeleriniz hazırlayın. Hem daha ucuz hem de daha az stresli olacaktır.
19. Tuzluğunuzun içine yağ koyun böylelikle yemeklerinize çok fazla yağ dökülmeyecektir.
20. Uzun uzun banyo yapmaktansa duş alın. Su tasarrufu sağlarsınız
21. Enerji tasarrufu için az elektrik harcayan ampüller kullanın
22. Komşularınızın büyüyen çocuklarının kıyafetlerini isteyin
23. Daha küçük tabaklarda yemek yiyin hem daha çabuk doyar hemde daha az yersiniz.
iletmezsen ölümü gör
Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;
Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.
Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde
uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.
Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da
kaybettim.
Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin
biraz daha bozulduğunu farkettim.
Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.
ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana sıçacak ve hayatı sana dar edecektir.
Bir Dost...
“Aman tanrım” diye bağırdığında bir peri belirir ve 'Ne diye bağırıyorsun ?'der. Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler.
Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. 'Baltan bu muydu ?' diye sorar.
Ormanci 'hayır' diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. 'Baltan bu muydu ?'
Ormancı yine 'hayır' diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. 'Baltan bu muydu ?' Ormancı 'evet' der.
Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve baltaların üçünü de kendisine verir.
Ormancı mutlu bir şekilde evine döner.
Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken karisi suya düşer. Ormancı 'aman tanrım' diye bağırır.
Peri yine belirir ve sorar: 'Ne diye bağırıyorsun ?' Ormancı' karim suya düştü der.
Peri suya dalar ve Jennifer Lopez ile birlikte geri döner.'Senin karin bu mu?' diye sorar. Ormancı 'evet' der.
Peri sinirlenmiştir, 'Yalan söylüyorsun, gerçek bu değil' der.
Ormancı 'özür dilerim peri, ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu. Eğer Jennifer Lopez için hayır deseydim bu sefer Catherine Zeta-Jones ile geri dönecektin, ona da hayır deseydim karımla dönecek ve her üçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç karimin sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez'e evet dememin sebebi budur...
Bu hikâyeden alınacak ders: Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsa bunun iyi ve saygın bir nedeni vardır ve bu başkalarının yararı içindir. Kendileri için bir şey istiyorlarsa ekmek çarpsın... :)
Damat: Ah! Nihayet rüya gerçek oluyor!!
Gelin: Senden ayrılmamı ister misin?
Damat: Hayır! Bu lafı bir daha asla söyleme!
Gelin: Sen.. Bana aşık mısın?
Damat: Taaaabiki.
Gelin: Beni terketmeyi düşünür müsün?
Damat: Tabi ki hayır.
Gelin: Peki bana bir öpücük verir misin?
Damat: Evet hem yüzüne hem gözüne.
Gelin: Peki bana bir gün vuracak mısın?
Damat: Asla! Ben o tür erkeklerden değilim.
Gelin: Sana güvenebilir miyim?
Damat: Evet.
Gelin: AŞKIM.
EVLİLİĞİN YEDİNCİ SENESİNDE Ki Muhabbet[ lütfen YUKARIDAKİ konuşmayı aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz tekrar yazmaya bile gerek yok :-)))
Mantık!...Bilim ve para!.
Neden ilkokulu zor bitirmiş bazı işadamları,ünlü profesörlerden fazla para kazanırlar?
Bakin nasıl?
Birinci hüküm:Bilgi güçtür
İkinci hüküm:Zaman paradır
Şimdi bu iki hükme itirazınız var mı? YOK O zaman devam
Fizik bilminde kanıtlanmıştır ki: güç=iş/zaman
Şimdi Bilgi=Güçtür birinci hükme göre
Zaman=para ikinci hükme göre
Bunları denklemde yerine koyalım Bilgi=iş/para olur
Buradan parayı çekersek... Para=iş/bilgi bu formülde bilgi sıfıra yaklaşırsa para sonsuza doğru uzanır
Sonuç: Ne kadar az bilirsen o kadar çok kazanırsın ya da Sabit bir para, bir maaş alabilmek için, bilgin ne kadar fazlaysa,o kadar fazla iş yapman gerekir