Kaşgarlı Mahmut
Divan-ı Lügati't Türk
*
900 sene önce yazmış.
Meali...
Ne mutlu Türk'üm diyene.
Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım: Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden... ...
İngiliz The Guardian gazetesinde, James Robeson imzasıyla çıkan 'deplasmanda takımına en fazla destek verilen maçlar' isimli bir makale kaleme aldı. Robeson, Trabzonspor'un, İBB maçı için Olimpiyat Stadı'na 61 bin Trabzonspor taraftarını getirmeye başararak bu konuda önemli bir başarı sağladığını belirtti. 2007 yılında Dortmund'un Westfalen Stadı'nda oynanan Dortmund-Schalke maçında ise rakip takımın tribünlerinde 81 bin 780 Schalke taraftarı olduğu bildirildi. Benfica'nın Lille ile Paris'teki Stade De France'da oynadığı Avrupa Kupası maçına ise 40 bin Benfica taraftarının gittiği bunun da farklı bir rekor olduğu belirtildi. 1976'da Brezilya'da oynanan maçta ise 146 bin kişilik Maracana Stadı'na yaklaşık 80 bin Corinthiants taraftarı geldiği ve ev sahibi Fluminense taraftarından fazla olan bu rakamın Guiness için rekor olarak kabul edildiği de yazıda ortaya çıkan bir detaydı. Kaynak:Trabzonunsesi
Etiam ultrices felis sed ante tincidunt pharetra. Morbi sit amet orci at lorem tincidunt viverra. Donec varius posuere leo et iaculis. Pellentesque ultricies, ante at dignissim rutrum, nisi enim tempor leo, id iaculis sapien risus quis neque. Ut sed mauris sit amet eros tincidunt adipiscing eu vitae lectus. Class aptent taciti sociosqu ad litora torquent per conubia nostra, per inceptos ...
HIÇ BIR SEY IÇIN GEÇ DEGIL
Yasadigi sehirden, bulundugu ortamdan kisacasi yasantisindan sikilan bir adam, cebindeki az miktar para ile yanina hiçbir sey almadan bulundugu kenti terk edip daha önce hiç bilmedigi bir ülkeye gitmis.
Oraya henüz alismaya çalisirken birden bir ses duymus. Bir çigirtkan, avazi çiktigi kadar meydanda bagiriyormus:
- Tiyatro! Gelin! Kaçirmayin! Bu aksam Tiyatro!...
Adam hayatinda hiç tiyatroya gitmemis ve inanilmaz derecede merak etmis.
Biletin nereden alindigini ögrenmis. Bilet fiyati cebindeki tüm para kadar olmasina ragmen hiç tereddütsüz bileti almis. Baslamis merakla oyunu izlemeye...
Oyun bitmis, herkes dagilmis ve bizim merakli öylece kalmis, izledigi> >>muhtesem oyun karsisinda. O sirada temizlikçi tarafindan salonu bosaltmak için ikaz almis. Adamsa:
Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir sey konusmam gerek...demis.Seyrettigi oyunun etkisi ile müdür ile konusmus ve ne olursa olsun, ne is olursa olsun buranin bir parçasi olmak için çalismak istedigini belirtmis.Müdür çok sansli oldugunu, su siralarda bir temizlikçi aradigini fakat önce onu denemesi gerektigini ifade etmis ve denemek üzere aylardir el degmemis bir kütüphanenin temizligini uygun bulmus.
- Iste burayi temizle. Eger begenirsem seni ise alirim... demis ve gitmis.Tiyatro askinin verdigi sevk ile temizlik beklenenden kisa sürede bitmis.Müdür odayi görmeden adamin samimiyetine inanmamis. Onu digerleri gibi isi savsaklayan biri sanmis. Fakat odanin temizligini görünce hayretler içinde kalmis. Aylardir içeriye girilmeyen oda gicir gicir oluvermis. Müdür bu çabuk ve becerikli adami ise almaya karar vermis.
- Tamam seni ise aliyorum
- Fakat benim yatacak yerim yok.
- O zaman burada yatarsin ve ise daha erken baslarsin.Istedigi olan tiyatro tutkunu, huzurlu bir sekilde odayi terk ederken müdür.
- Adin neydi senin buraya yazalim... demis.Aldigi cevap ise;
- William! William Sheakspeare!... olmus.
Bu hikaye hem insani dehsete düsürücü hem de ilham verici. Sheaksper tiyatro yasantisina bu sekilde baslamis. Tam kirk (40) yasinda...tiyatroyu o yillarda tanimis ve büyük bir azimle o muhtesem oyunlari yazmis. Üstelik büyük bir fedakarlik göstermis meslegi için. Meslek hayati boyunca sadece üç saat uyuyarak yasamini sürdürmüs. Sabah erken kalkip oyun provasini yapiyor oyununu oynuyor ve aksam yeniden oyun yaziyor... Bu böyle sürüp gitmis.Bu hikayeyi ilk duydugumda yasamim için duydugum kaygilari bir kenara biraktim. Anladim ki, hiçbir sey için geç degil. Insan eger isterse imkansiz gibi görünen olaylari da gerçeklestirebilir. Yeter ki yürekten istesin ve bunun için çaba sarf etsin. Hiçbir sey için geç degil. Kirk yasinda olsak ta...